26 Ocak 2006

Yeni bir merhaba,

Uzun yıllar kağıt kokusuna alışmış biri için internette yazıyor olmak değişik bir duygu. Ancak kağıdın fiziki sınırlarından uzaklaşmak da bir o kadar güzel. Dergi kapsamında yer alamayacak uzunluktaki yazılarımı bu blog altında değerlendirmeye karar vermemin bir başka nedeni daha var. Bu niyet açıkcası Türkiye’de bilişim işine gönül veren toplulukla daha geniş bir mekanda konuşmak ve konuları tartışmak arzusundan ibaret.

Bu sayfalarda işin çok fazla tekniğine girmektense, teknolojinin bireysel ve toplumsal katmandaki açılım noktalarını irdelemeyi ve Türkiye özelinde, gerek tüketiciler olarak, gerekse sektör olarak yaşanan gelişmelere göz atmayı tercih ediyorum.

Zaman zaman okurlardan aldığımız tepkiler oluyor ve bu tepkilerin bir kısmında haklılık payı olduğunu da düşünüyorum. Çünkü Anglo Saksonların buzzword dediği ve bazen teknolojinin gelişim hızı nedeniyle içinin, tanım ve işlev olarak doldurulmasında, dolayısıyla anlatılmasında güçlük çekilen bazı tekno-modalar hiç kuşkusuz bizim mesleğimizde de etkisini hissettiriyor.

Aslında bir kod sözcük olan buzzword piyasada birkaç yıldan daha uzun bir süredir geziniyorsa onun ardında bir gerçeklik oluşmuş demektir. Sorun bu kod sözcükleri doğru kavramak, yerel bazda neyi adreslediğini iyi anlamak ve bu bilgiyi aktarırken okurla kapsayıcı bir iletişim kurabilmektir. Oysa habercilik, doğası gereği, günceli yakalarken, bu oranda da ayrıntıdan uzaklaşmak gibi bir dertten muzdariptir.

Belki bu blog, kişisel arayışlarımın bir uzantısı olarak böyle bir işlev üstlenebilir. İlk adımda aklıma gelen ve gelecek yazılarda ele almak istediğim öncelikli konulardan bazıları, BT konsolidasyonu ve sanallaşma, dış kaynak kullanımı ve Türk bilişim sektörünün yurt dışına açılma serüveniyle ilgili konular olacak.

IT Business’daki editör arkadaşlarımın da zaman içinde benzer bir çaba içinde olacaklarına inanıyorum.

Lütfen yorumlarınızı esirgemeyiniz.

Tekrar merhaba,